![](https://blog.diskotek.info/wp-content/uploads/2021/09/djZ7cTbz-150x150.jpg)
Helma Sanders’in yönettiği ve Almanya’ya gelen Şirin isimli karakterin hüzünlü öyküsünü anlatan Şirin’in Düğünü filmi, WDR Televizyonunda yayınlandıktan sonra oldukça ses getirdi. Film iki toplum için de eleştirel bir bakış getirirken Almanya’da yaşayan bazı dar kafalı türk gruplar filmin asıl gösterdiği meselelere odaklanmayı beceremeyip Şirin karakterinin fuhuşa sürüklenmesinden dolayı WDR binasının önünde protesto gösterileri düzenledi. Tercüman gazetesinin tetiklediği bu gösterilerde muhafazakar gruplara göre film Türk kadınını küçük düşürüyor, kadının namusuna ve bu yüzden tüm Türk toplumuna bir leke sürüyordu. Halbuki filmde kötü yola düşen Şirin karakteri gibi bir çok karakterin Yeşilçam filmlerinde fuhuşa sürüklendiğini ve gerçek hayatta, hem Türkiye’de hem de Almanya’da, Türk kadınlarının fahişe olarak çalıştığını bu muhafazakar kesime mensup protestocuların da bilmiyor olması mümkün değildi. 6 Eylül 1955 yılında İstanbul’da, 19 Aralık 1978 yılında Maraş’ta örneklerini gördüğümüz kışkırtmaların film üzerinden Almanya’da da yaşandığı görülmekte. Tehditler o kadar ileriye gitmişti ki yönetmen Helma Sanders ve baş rol oyuncusu Ayşe Erten yıllarca polis koruması altında yaşamak zorunda kaldı. Hatta Ayşe Erten 1980 yılından sonra izini kaybettirdi.
![](https://blog.diskotek.info/wp-content/uploads/2021/09/ShirinsHochzeit_Still4_Deutsche_Kinemathek-150x150.jpg)
Filmin konusu ise kısaca şöyle: Anadolu’nun bir köyünde yaşayan Şirin’in beşik kertmesi Mahmut Almanya’ya işçi olarak gitmiştir. Köyün ağasıyla evlendirilmeye karar verilen Şirin, fırsatını bulunca İstanbul’a kaçar ve Almanya’ya işçi olarak gitmek için müracaatta bulunur. Şirin’in asıl amacı aşık olduğu Mahmut’u bulup evlenmektir. Önce bir çok kadınla beraber bir heim’da kalmaya başlar ve fabrikada işe girip çalışır. İşini kaybetmesi Şirin için sonun başlangıcı olur. Önce tecavüze uğrar, daha sonra bir pezevengin eline düşer. Mahmut’la genel evde karşılaşıp onunla birlikte olur fakat Mahmut onu tanımaz ya da tanımamazlıktan gelir. Sonunda fuhuş çetelerinin çatışmasında arada kalıp cinayete kurban gider.
Hikaye olarak sıradan köyden indim şehire dramı olarak görünse de, film Anadolu’da ki ağa kültürü, kadının evlendirilmesi, Almanya’da ki yabancı düşmanlığı, evsizlik, yalnızlık gibi sorunları gözler önüne seriyor. Fakat filmde anlatılan asıl sorunlar gözardı edilip ve namusu meselesi çok ses getirince Şirin’le ilgili bir çok şarkı ve albüm yapıldı. Almanya’daki gastarbeiterlerin ilk süperstarı olan Metin Türköz aynı yıl Şirin’in Düğünü ve Şirin’in Doğumu isimli iki albüm yaptı. Şarkılarında genelde mizahi bir dil kullanan ve ırkçılık yapmaktan da geri durmayan Metin Türköz Şirin karakteri ile ilgili şarkılarında da bu tavrını devam ettirdi. Şirin hakkında on kadar şarkı yapan aşığımız genelde düzenin bozukluğundan ya da yaşadığı zorluklardan bahsetmedi. Tipik muhafazakar bakış açısıyla filmi ele alıp, belki de hiç seyretmeden, Şirin’in hayat kadınlığını, namusunun lekelenmesini baş köşeye oturttu. Örneğin “Şirin piç doğuracak Alamanya’da” iddiasında bulunurken, Yunan bir kadınla arkadaşlık etmesinden dolayı “Yunanlı’dan Dost Olmaz” diyordu. Kördüğüm şarkısında “Mahmut’u arar iken ne biçim bir karı oldu” diye eleştirirken “Seni eller kandırdı, Hayalini öldürdü, Banyoda çırılçıplak, İnsafsızca saldırdı” sözleriyle de tecavüzünü kısmen konu ediyordu. Fakat aynı şarkıda “Türk
kadını böyle olmaz“, “Rezil rüsva ettin bizi” diyerek baş suçlu olarak yine Şirin’i görüyordu. Filmin yönetmenini de pas geçmeyen Metin Türköz “Namusun altına sıçtın, Sen Helma’ya uymadın mı” diyerek Helma Sanders’e selam çakıyordu. “Şirin dava etmiş Metin Türköz’ü, benim ifademi al hakim bey” dizeleri Helma Sanders’in Metin Türköz’ün şarkılarından haberdar oldu mu acaba diye düşündürtmüyor değil.
Şirin ile Mahmut isimli şarkıda bir kadınla düet yapan Metin Türköz eleştirilerine tam gaz devam ederken, kadın şarkıcı Şirin’in ağzından sadece Mahmut’u tema ediyor ve ne kadar sevdiğinden dem vuruyor ve Domuz diyerek Mahmut’a hakaret ediyordu. Şarkının sonunda Şirin ile Mahmut filmde rol aldıkları için “Entschuldiğen sie, aldandık” diyerek bu işin ayıp olduğunu söyleyip finali yapıyorladı.
Türküola firmasından bildiğim kadarıyla üç Şirin albümü yayınlandı. WDR TVsi ile aynı bölgede bulunan Türküola’nın konuyla ilgilenmesi çok doğal. Güney Almanya’nın dev firması Münih’li Minareci’de Şirin meselesine Adnan Varveren ile dahil oldu. Almanya ile Gastarbeiter olarak bir bağı olmayan Varveren o dönemler sürmekte olan komedi-türkü furyasıyla Minareciye albümler yaptı. Sipariş üzerine yapılan bu albümlerden birisi de Şirin ile ilgili şarkıların bulunduğu Hakiki Şirin’in Düğünü isimli albümdü.
Adnan Varveren Metin Türköz’e göre daha mizahi bir dille olayı eleştirirken, aslında filmle ilgili çok fazla bilgisi olmadığını belli ediyordu. Mahmut’u bulmak için gurbete giden Şirin’e “Tamah ettin paraya, geldin Alamanya’ya” derken “Ayten denen kaltak“‘a kızıyordu. Şarkının ilerleyen bölümünde “Ayten ismi sana yakışmaz Helma’dır senin adın. Hayatımda görmedim böyle şayze (💩) kadın” diyerek filmin yönetmenine hakaret ediyordu.
Şirin’i “kanı bozuk“, “köpek” olarak niteleyip Yunan’lıya sığınmasını da eleştiren Varveren “Türk milleti olarak namus için yaşarız, bize leke sürenin anasını satarız” diyerek niye eleştiride bulunduğunu ve bunda haklı olduğunu gösteriyor fakat şarkının sonunda gurbetçilerin morallerini bozmaması gerektiğini, bunun sadece bir film olduğunu hatırlatıyordu:
Almanya’da çalışan sayın Türk kardeşlerim
Kafanızı bozmayın, gözünüzden öperim
Aslı yok astarı yok
Bu nihayet bir film
“Şirin Bize Leke Sürdün” ile devam eden albümde sazı bu defa Nurhan Varveren eline alıyordu. Nurhan hanım da konuyu namus üzerinden irdeleyip “Senin bu yaptığını duyunca çok utandık. Bütün türk kadınları seni lanetle andık” dizeleriyle üzüntüsünü dile getiriyordu. “Namuslu olan kadın bu filmde oynar mı? Şerefini kendini para için satar mı?” diyerek de filmin başrol oyuncusu Ayşe Erten’e taş atıyordu. Halbuki “Namusu için yaşayan, cepheye mermi taşıyan, gavura meydan okuyan, Türk kadını kötü olmaz oy“.
Şirin konusunu ele alan bir başka kadın da Birsen Birses’di. Türküola’dan yayınlanan Şirin’in Cevabı isimli albümde Şirin’le ilgili altı şarkı yer alıyordu. Şarkılarda ben anlatıcı olarak yine Mahmut-Namus ekseninde dönen sözlere yer verildi. Şirin’in Aşkı şarkısında “Senin yüzünden yandım Mahmut” diye ağlaşılırken, Şirin’in İntizarı şarkısında Mahmut’a ardı ardına beddua okunuyordu. Şirin’in Kaderi’nde ise “Yalvarırım Maystere beni dinlemez” dizesiyle tecavüzcüye hafif bir sitemde bulunan ve yine Mahmut’un gelip kurtamasını ümit eden bir Şirin var.
Yazıyı Metin Türköz’in Nasihat isimli şarkısının sözleriyle noktalayalım. Türköz verdiği nasihat ile aslında klasik muhafazakar düşünceyi özetleyip, kadının sadece bir namus objesi olduğunu ve erkeğinin sözünden çıkmaması gerektiğini, böyle olursa Şirin’in başına geleceklerden korunabileceğini anlatmaya çalışıyordu:
Yıllardır bütün hedef öz namusundur senin
Satılık mal değilsin açılamaz bedenin
Kanma sapık sözlere
Yolunda ol ninninin
Senin dinin namusun hayatının süsüdür
Müslüman Türk kızının iffeti örtüsüdürSen başı boş değilsin
İslama uyacaksın
Ya namazlık bir annesin yahut da olacaksın
Sen bütün saadeti evinde bulacaksın
Hayasız mini maxi imanın törpüsüdür
Müslüman Türk kızının iffeti örtüsüdürGarbın hayasızlığı moda olamaz sana
Seni seven haydutlar giremezler imana
Fahişe değilsin sen uymalısın Kur’an’a
Örtülü müminler hep
İslam’ın övgüsüdür
Müslüman Türk kızının iffeti örtüsüdürO sosyete denilen kadın ortaklıkları
O diskotek denilen köpek toplulukları
O balo dans denilen namus bataklıkları
Bunlar iman düşmanı vahşetin öncüsüdür
Müslüman Türk kızının iffeti örtüsüdürSen ey müslüman Türk kızı
Sen namus timsalisin
Sen cennet güzelisin
Huriler misalisin
Sen Allah yolundaki gaziler misalisin
İslam yolunda olmak müminin ülküsüdür
Müslüman Türk kızının iffeti örtüsüdürÇıplaklığa özenen çıksa da 15 ahmak
Açılmak güzelliktir diyen zavallı bunak
O İslam’dan uzaktır ona kim karışacak
Fakat örtülü olmak bacımın görgüsüdür
Müslüman Türk kızının iffeti örtüsüdür
Fakat örtülü olmak bacımın görgüsüdür
Müslüman Türk kızının bayrağı örtüsüdür
Önce bu konuyu (Şirin’in Düğünü) yazdığınız için teşekkür ediyorum.
1977 yılında Köln’e geldim.
Türklerin, ilk duyduğum en çok tepki verdiği olay bu konu imiş.
Metin Türköz’ü çok kez gördüğüm oldu. Çünkü ikamet ettiğim yere yakın bir ana cadde de gıda üzerine (Bir ortağı ile beraber) Türk dükkanı vardı. Hanımıı da çoğu kez orada çalışırdı. Hatta yanlarında çıra olarak çalışan çok yakın bir arkadaşım vardı..
Şirin, Metin Türköz’ü ve ailesi de bahis konusu olurdu..
Metin Türköz, bahsettiğiniz gibi çok öyle muhafazakar biri hatta hanımı tesettürlü değildi!
Ecevit’i seven ve ona oy isteyen biriydi ki, bu bir kasetinde türkü olarak vardı.
Kaldı ki bir çok türküsünde, Almanya’ya ilk gelen Türklerin durumlarını dile getirip eleştiren türküleri de var.
Yazınızın en sonunda koyduğunuz şiir de, şair Abdürrahim Karakoç’a aittir! Kendisi Maraşlıdır. Aşık Mahsuni ile eskiden beri birbirlerini tanıdıklarını anlatmıştır! Şiirlerini bir çok sanatçı (Alevi-Sünni) türkü olarak söylemiştir.
Her ulusun kendine özgü ahlak ve namus anlayışı vardır. Film de olsa ortadaki Türkleri küçük düşürücü bir senaryo…
Türklerin bu olayı protesto etmesinin, 6-7 Eylül ve 1978 Maraş olayları ile hiçbir alakası yoktur!
Bana göre 6-7 Eylül hiçbir mertliğe sığmayan, kışkırtmalara kapılarak yapılan utanç verici olaylardır.
Maraş olaylarını kimler yaptı, hangi parti devleti yönetiyordu ve bu olaylar esnasında iç işleri bakanı kimdi? İlk raporu verdiği zaman ne söylemişti ve Ecevit tarafından niçin görevden alınmıştı? Bunları iyi bir araştırıp hükmü verseydiniz keşke..!
Maalesef “At gözlüğü takmak” hangi görüşten olursak olalım her devir moda..
Gayet belli ki, taraflı ve peşin hükümlüsünüz..
Randevu evlerinde çalışan kadınların aidiyeti ve Almanya’ya kocasını aramaya gelmiş birinin fuhuşa sürüklenmesi ve bunun filmini çekip Tv’de gösterilmesi ile nasıl bir bağlantı kurdunuz? Bu bir senaryo da olsa..
Valla helal olsun!